Yeni Zelanda'da iki camiye düzenlenen terör saldırısının kurgususal olarak şiddet içerikli dijital oyunları çağrıştırdığı ve bu oyunların gelecekte de özellikle gençler ve çocuklar arasında İslamofobi'yi tetikleyebileceği uyarısı yapıldı.
Yeni Zelanda'da iki camiye düzenlenen terör saldırısının kurgusal olarak şiddet içerikli dijital oyunları çağrıştırdığı ve bu oyunların tüm dünyada İslamofobi'yi tetikleyebileceği uyarısı yapıldı.
Dijital oyunların çeşitliliği her geçen gün artıyor. Kendine has kuralları ve karakterleri bulunan bu oyunlar, her yaştan kullanıcıya hitap ediyor.
Üretilen oyunların yalnızca eğlence değil, İslamiyet ve Müslüman düşmanlığını tetikleyen unsurlar barındırdığı ve İslamofobi'nin yayılmasında etkili olduğu düşünülüyor. Özellikle Yeni Zelanda katliamından sonra daha çok gündeme gelen bu konu, İslam düşmanlığının nedenlerini sorgulatıyor.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yeni Zelanda'da Brenton Tarrant tarafından ağır makineli silahlarla yapılan terör saldırısının birçok dijital oyunla benzerlik gösterdiğini, bu oyunlar aracılığıyla Müslümanlara duyulan ayrımcılık, kin, nefret ve düşmanlığın yaygınlaştırılmaya çalışıldığını ifade etti.
Dünya genelinde geliştirilen İslamofobik oyunların geçmişinin 11 Eylül saldırılarına dayandığı görüşünü dile getiren Kırık, şunları kaydetti:
"Bu oyunlardan en dikkat çekeni Muslim Massacre (Müslüman Katliamı). 2008 yılında Eric Vaughn tarafından geliştirilen bu oyunda çarşaflı kadınlar ve sakallı adamların öldürülmesi isteniyor. Oyun sonunda ise Hz. Muhammed'in öldürülmesi amaçlanıyor. 28 yaşındaki Brenton Tarrant'ın oyunun sunulduğu dönemde 17 yaşında olduğu düşünülürse bu tarz oyunların etkisinde kaldığını söylemek çok yanlış olmayacak. Zira oyunla yaptığı katliam arasında benzerlikler görülüyor."
"Kodlar küçük yaşlarda işleniyor"
Dünyada yaygın olarak oynanan birçok oyunda İslamofobik unsurlar görüldüğüne dikkati çeken Kırık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu oyunların başında Guitar Hero 3 geliyor. Oyunda, gitar çalan ve şarkı söyleyen karakterlerin üzerinde durduğu zemin dikkatli irdelendiğinde, Arapça 'Allah' ibaresi yazdığı görülüyor. Yine Devil May Cry 3'te de Kabe'nin kapısı şeytanların giriş noktası için kullanıyor. Dünyada yaygın bir kitleye sahip olan Resident Evil 5 isimli oyunun kütüphane sahnesinde tüm kitaplar raftayken Kur'an-ı Kerim'in yerde olduğu göze çarpıyor. Bir dönem geniş kitlelerin en sevdiği oyun olarak değerlendirilen Counter Strike'da ise komandolar teröristleri öldürürken, teröristler 'Allahuekber, Lailahe İllallah' şeklinde bağırıyor. Fakat tepkiler üzerine ilgili ses efekti kaldırılıyor. Bu ve benzeri oyunlarda İslamofobi görülüyor."
Dijital oyunların birçoğunun şiddet içerikli olduğunu ve gençler ile çocukları olumsuz hareket ve davranışlara sevk ettiğine işaret eden Kırık, "Şiddet içerikli oyunlar çocukları küçük yaşlarda etkilediği için etkileri gelecekte ortaya çıkıyor. Çünkü, kodlar küçük yaşlarda işleniyor. Dolayısıyla gelecekte bu tür savaş oyunlarının özellikle gençler ve çocuklar arasında 'İslamofobi'yi tetikleyeceği düşünülebilir." ifadelerini kullandı.
Dijital oyun pazarının büyüklüğünün 110 milyar dolar olduğunu ve dünya ekonomisinde çok büyük bir pastaya sahip olduğunu aktaran Kırık, yerli oyun üretim ve tasarımına önem verilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Kırık, "Bu tarz oyunlarla mücadele noktasında ebeveynlerin bilinçlendirilmesi, İslamofobik unsurları barındıran oyunların, içeriklerin Gençlik ve Spor Bakanlığının farkındalığı artırmak amacıyla oluşturmuş olduğu 'Farkındayız' projesinin web sitesi olan 'farkindayiz.gov.tr'ye ihbar edilmesi büyük önem arz etmektedir." diye konuştu.
Kaynak:Hürriyet
Kaynak:Hürriyet
Yorumlar
Yorum Gönder